AĞASARLILARIN BİRLEŞME NOKTASI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Anket
En sık dinlediğiniz sanatcı hangisi? (3 farklı oy verebilirsiniz.)
Ali ÇİNKAYA
14% / 73
Alu Kazım
8% / 43
Süleyman YAŞAR
3% / 17
Şeref KARA
2% / 12
Sait UÇAR
10% / 52
Çayan Hüseyin
15% / 78
Şenol ÇAKIR
14% / 71
Aydın GÜNER
3% / 17
Yavuz TONYALI
5% / 24
Adem KODALAK
6% / 30
Mehmet TAK
4% / 21
İbrahim CAN
4% / 21
Meryem Akyüz
2% / 9
Ağasarlı Zehra
2% / 10
Yaylacı
2% / 8
Yüksel YILMAZ
3% / 14
Ağasarlı Zülfiye
3% / 15
Ahmet YANIK
2% / 9

Aşağa gitmek
avatar
_Hsyn_
Admin
Mesaj Sayısı : 1277
Yaş : 40
Nereden: : Ağasar
Kayıt tarihi : 12/03/07
https://eskala.yetkinforum.com

Ağasar ve Çepni Kültürü.. Empty Ağasar ve Çepni Kültürü..

Ptsi 19 Mart 2007 - 0:19
Çepni Türkleri'nin ağasar'da önemi:

ÇEPNİLER KİMDİR?


Çepniler, Oğuz Türklerinin
24 boyundan biri.
Moğolların resmi tarihçisi Resideddin’in, 14.
yüzyılda kaleme aldırdığı Dünya Tarihi “Câmiüt-
Tevârih”te, Çepni’ler, Oğuz elinin Üçok kolunda
gösterilmiş, Oğuz Han’ın altı oğlundan biri olan
Gökhan’ın dört oğlundan biri sayılmıştır. Câmiüt-
Tevârih Topkapı Sarayı Hazine Dairesi Fatih
albümünde korunmaktadır. (Çepni’nin kelime
anlamı; “nerde düşmanı görürse hemen
savaşır” dır. Câmiüt-Tevârih, Moskova, s: 122.)


Ağasar ve Çepni Kültürü.. Cepni10


Osmanlı, ilk yıllarında göçebe bir beylikti. Zaman
içerisinde edindikleri başarılarla ve diğer
beyliklerin onlara katılmasıyla büyüyerek güç
kazandı.
Devlet, göçebeliğe karşıydı çünkü düzen ve
mutlak egemenlik temeline dayalı Osmanlı
Devleti, doğası gereği, düzen karşıtı ve güdülemez
olan göçebe halkları, ancak iskan ederek
kontrol altında tutabileceğini biliyordu.
Tımar ve devşirme sistemi ile askeri gücünü
oluşturan Osmanlı, ilk iş olarak, tüm Türk
beyliklerini bir bir ortadan kaldırdı. Kendi
devletlerinde asker ya da memur olamayan
Türkmenlerin bir bölümü İran’a göçtü. Geride
kalanlar ise, bugünün Türk köylüsü olan ve
yerleşik hayata geçmiş Türkmen boyları.
15. yüzyılda göçebeliği hâlâ sürdüren Türkmenlere
Yörük denmiştir. Bu kelime yürümek
fiilinden türemiştir. Türkmen (Müslüman
Türk) kavmi yörük ise göçebeliği tanımlar.
Yarı göçebe hayatı sürdüren Türkmen boylarından
çok az bir kısmı günümüze gelmiştir.
Çepniler bunlardan biridir.
avatar
_Hsyn_
Admin
Mesaj Sayısı : 1277
Yaş : 40
Nereden: : Ağasar
Kayıt tarihi : 12/03/07
https://eskala.yetkinforum.com

Ağasar ve Çepni Kültürü.. Empty Geri: Ağasar ve Çepni Kültürü..

Çarş. 21 Mart 2007 - 21:27
Elime yeni ulaşan bilgileri hemen paylaşıyorum Smile

Anadolu’nun bir Türk vatanı olmasında çok önemli rol oynadıkları tarih otoriteleri tarafından kabul edilen Çepnilerin Anadolu’daki varlıkları on ikinci yüzyıla kadar gitmektedir. Bunların Anadolu’ya nasıl geldikleri, nerelere yerleştikleri, nasıl yayıldıkları hakkında ise ayrıntılı bilgiye sahip değiliz. Onikinci ve onüçüncü yüzyıllara ait belgeler daha çok Çepni varlığından ve onun menşeinden söz etmekte, daha sonraki yüzyıllarda ve özellikle on altıncı yüzyıldan itibaren tutulmaya başlanan Osmanlı tahrir defterlerinden elde edilen bilgiler, Çepnilerin Anadolu’nun iskânında ve Türkleşmesinde oynadıkları büyük rolü ortaya çıkarmaktadır. Bu çalışmada önce kronolojik bir sıra takip edilerek kaynaklardan Çepni adı ve menşei ile ilgili bilgiler verilecek, daha sonra Anadolu’daki Çepni yerleşim yerleri tanıtılacak ve Doğu Karadeniz bölgesinin Türkleşmesinde oynadıkları önemli rol anlatılacaktır.

Çepnilerin Menşei ve Çepni Adının Manası Çepnilerden söz eden bütün kaynaklar, onların Oğuz Türklerinin bir boyu olduğunda görüş birliği içindedirler. Çepnilerden söz eden en eski yazılı kaynak Kaşgarlı Mahmud tarafından 1072-1076 yılları arasında yazılan Divanü Lûgati’t Türk’tür. Türk dili, tarihi ve kültürü yönünden çok zengin bir hazine olan bu eserde Kaşgarlı Mahmud, Oğuz boyları hakkında da bilgi verirken, Oğuzların yirmi iki bölük olduğunu, her bölüğün ayrı bir belgesi ve hayvanlarına vurulan bir alâmeti olduğunu belirttikten sonra birinci boy olan Kınık’tan başlayarak tek tek bütün bölükleri tanıtır. Çepni boyu, Kaşgarlı’nın yirmi iki bölüğe ayırdığı Oğuzların yirmi birincisidir.

Çepni adının geçtiği ikinci yazılı kaynak ondördüncü yüzyıla aittir. Reşidüddin Fazlullah’ın 1310 tarihinde yazdığı Câmi’üt Tevahir’in ikinci cildinde Tarih-i Oğuzân ve Türkân (Oğuzların ve Türklerin Tarihi) adıyla Oğuz Destanı nakledilir. Bu destanda, Oğuz’un daha yaşarken Bozoklar ve Üçoklar diye ikiye ayırdığı altı oğlundan yirmidört torununun olduğu, Oğuz’un vefatından sonra onun yerine Kün Han geçtiği ,Oğuz’un çok değer verdiği bilge bir kişi olan Irkıl Hoca’nın, devletin devamlılığının sağlanması, ileride herhangi bir kargaşaya meydan verilmemesi için bu yirmi dört oğula birer lâkap ve birer ongun ve hayvanlarına vurmaları için de birer tamga tespit edilmesinin gerekli olduğunu Kün Han’a söylediği, onun da bu fikri kabul ederek bu işi yapmak üzere lrkıl Hoca’ yı görevlendirdiği, Irkıl Hoca’nın da yirmi dört evladın her birine birer lâkap, birer tamga ve birer ongun tespit ettiği anlatılır.

Bu kaynağa göre Çepni, Üç Oklar’ın en büyüğü olan Kök Han’ın dördüncü oğludur. İlk kez bu eserde Çepni’nin manası üzerinde durulmuş ve Çepni, “Nerede düşman görse durmayıp savaşan (Kandaki yağı göre, derhal savaşır ve çapar. Bahadır) şeklinde tanıtılmıştır. Ongununun “Sunkur : Umay”, Ülüşü (şölenlerdeki et payı)nün , Sol karı yağrın, sol yanbaş olduğu belirtilmiş ve damgası verilmiştir.
XIV. yüzyılda Çepni adı, Ebû Hayyân’ın, Kitabul-Idrâk li-Lisanil Etrâk adlı eserinde “Çepni-kabîletün minet-Türk” şeklinde geçer. Eserde, Türk boylarından sadece Kınıklarla Çepnilerden söz edilmektedir. Bu bilgi XIV.yüzyılda Çepnilerin sadece Anadolu’da değil, Mısır’da bile tanındığını göstermesi bakımından çok önemlidir.
XV. yüzyılda Yazıcıoğlu Ali, Reşüdüddin’den bazı değişiklikler yaparak Türkçe’ye çevirdiği ve “Tarih-i Âl-i Selçuk” adlı eserinin baş tarafına aldığı Oğuznâme’de Çepniler hakkında bilgi verir. Bu eserde Çepni’nin damgası diğerlerinden farklıdır.

Tarihlere “tarihi yapan ve yazan han” olarak geçen Ebülgazi Bahadır Han’ın 1660’ta tamamladığı Şecere-i Terakime de, tıpkı bundan önce sözünü ettiğimiz Reşideddin’in Farsça Oğuznamesi gibi Oğuz Kağan Destanı’nın bir başka şekli, yani Türkmen rivayetidir. Ebülgazi Bahadır Han, bu eseri yazarken hem Reşideddin’den faydalanmış, hem de canlı Türkmen rivayetlerini toplamıştır. Bu yönüyle müstesna bir yere sahip olan eser Oğuzname’nin Türkmen rivayeti, bir başka deyişle Çağataycasıdır.
saruhan61
saruhan61
Admin
Mesaj Sayısı : 562
Yaş : 39
Nereden: : GÖÇEBE
Kayıt tarihi : 14/03/07
https://eskala.yetkinforum.com

Ağasar ve Çepni Kültürü.. Empty Geri: Ağasar ve Çepni Kültürü..

Salı 17 Nis. 2007 - 10:45
sıkılmadan okuyalım artkadaslarr..allahın ilk emri oku oku oku
saruhan61
saruhan61
Admin
Mesaj Sayısı : 562
Yaş : 39
Nereden: : GÖÇEBE
Kayıt tarihi : 14/03/07
https://eskala.yetkinforum.com

Ağasar ve Çepni Kültürü.. Empty Geri: Ağasar ve Çepni Kültürü..

Salı 17 Nis. 2007 - 10:46
ayrıca yukarıda anlatan konulardan arada sırada imtihan yapacazzz..yoldan gecerken bu konulardan her an birnizi bi soru sorabilirizz hazırlıklı olun
Sayfa başına dön
Similar topics
    Bu forumun müsaadesi var:
    Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz